Salı, Kasım 30, 2010

sea shepherd - gojira

sevgili balina avcıları işiniz artık zor gibi GOJİRA geliyor!
Greenpeace'in kurucularından biri olan Kanadalı Kaptan Paul Watson'un 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Oregon eyâletinde kurduğu, kar amacı gütmeyen çevreci dernek olan sea shepherd. Neptün Donanması verilen bir donanmayla okyanuslarda balina avcılarına karşı savaşan Sea Shepherd derneği yeni balina avıcısı gemisi Gojira ile savaşa başladı. sea shepherd derneği nesli tükenmekte olan balinaları avlayan gemileri batırmayı ve sabote etmeyi onaylar. küçük bir donanmaya sahip olan derneğin greenpeace ile herhangi bir bağlantısı kalmamıştır.
http://www.seashepherd.org/

Pazar, Kasım 28, 2010

"eğer yaşamak için çalışıyorsan, neden çalışarak kendini öldürüyorsun."
tuco
the good, the bad and the ugly
"ölüler tek bir şeyi bilir;
canlı olmak daha iyidir."
JokEr
full metal jacket
"sahip olduğun şeyler sonunda sana sahip olur."
tYlEr dURdEn

Fazil Say - Paganini Variations

deneye hayır

deneye hayır

zulmü görüntüle



“Zulmü Görüntüle!” çağrısı herkesin bulunduğu yerden bir şeyler yapmasına yönelik bir çağrı. Zulmü Görüntüle merkezde biriken bir hareket olmaktansa, ağsal ve farklı cephelerin (hatta farklı isimlerde ve biçimlerde) oluşmasının önünü açmaya çalışan bir girişim olarak düşünülmelidir. Bizler kimseyi bize katılmaya davet etmiyoruz. İstenirse birlikte çalışabileceğimizi söylüyoruz. Aktivistlerin, üniversitelerde, zulme ortak olan veya icra eden kurum ve firmalarda bağlar kurabilmesine, bilgi akışını alabilmesine, nihayetinde aktivistlerin doğrudan eylemleri gerçekleştirebilmesine olanak sağlayacak iş birliklerini yaratabilmesi önemlidir.
(bol dumanlı yeniHarman‘ın Kasım sayısında yayınlanmıştır.)

http://zulmugoruntule.wordpress.com/

Perşembe, Kasım 25, 2010

gezilmeli

http://www.stephenwalter.co.uk/

böyle..

tolstoy ölümünün 100. yıılında radikal kitaptaydı...!

Anarşist bir ütopya
Yıllar sonra dinle yeniden barışsa bile Hıristiyanlık inancına kendi yorumunu getirmişti. İnsan sevgisine dayanan, şiddete karşı, zenginliği kötülük sayan bu inancıyla yönetici kesime güvensizliği ve aristokrat sınıfa duyduğu öfkesi değişmemişti. Öyle ki hayatının son döneminde mülkiyetini köylülere paylaştırmış, bir köylü gibi giyinmiş, elleriyle çalışmağa başlamış, et yemekten vazgeçmişti. Sözün kısası, bütün kurumlarıyla şiddet ve hırsızlık üzerine kurulu devlete karşı anarşist bir ütopya kurmuştu Tolstoy.
Tolstoy’un romancılığını ve felsefesini ortaya koyan en önemli yapıtları ‘Savaş Barış’, ‘Anna Karenina’ ve ‘Diriliş’ romanlarıdır. ‘Savaş ve Barış’ı sonraya bırakalım. Farklı sınıflardan gelmekle birlikte her iki romanda kahramanlar kadındır ve aşklarının kurbanı olurlar. İlk bakışta hikâyeleri melodram klişesi gibi, hatta adaptasyon yerli dizilerimiz için de pek vaatkâr görünüyorlar. Ne var ki, büyük bir yazar olarak Tolstoy, insani dramların arkasına bakmaya niyetli. Zengin kesimden Anna Karenina ile hizmetçi Katyuşa’nın kötü kaderlerini kesiştirenin Rus toplumuna derinlemesine nüfuz etmiş çürüme olduğunu gösteriyor Tolstoy. Öyle ki, fahişelik yapmak zorunda kalan Katyuşa’yı ahlaki açıdan bir papazdan üstün tutmaktan çekinmeyecektir.
Özellikle ‘Anna Karenina’da kahramanın iç dünyasını ve aşkı çok çarpıcı bir biçimde işlemiş ama yaşadığı dönemin geçilmez sınırlarına takıldığı yerler de var. Mahrem olanın dile getirilememesi 19. yüzyıl edebiyatının ciddi bir zaafı. Aşktan, mutsuz evliliklerden, iğfal edilerek düşürülmüş kadınlardan, fahişelikten söz etse bile cinselliğin alanına Tolstoy da giremiyor. Eksikliğinin üzerinden karakter analizlerini, adalet ve ahlak eleştirisini öne çıkararak gelmiş. Her iki romanın düşünsel arka planında ahlaki bir tutum yer almakla birlikte, özellikle ‘Diriliş’ romanında adalet kavramı öne çıkıyor. Hukukun güçlüden yana olduğu adaletsiz bir toplumsal düzen..

öğretmenim gün mün istemiyorum. uzak durun yeter!

1981'de, yönetimdeki askeri cuntanın verdiği kararla o yıldan beri kutlanagelen 24 Kasım Öğretmenler Günü, arkaplanda askeri rejimin istediği öğretmen tipine yönelikti. Bu unutulmamalı

Salı, Kasım 23, 2010

oku...

hesaplaşma

... Kemalistlerden çektiği kadar

"Atatürk hiçbir şeyden çekmedi “Kemalistler”den çektiği kadar. Resimleri esnaf dükkânlarında demirbaş eşya, hatta kaplumbağa kabuğu, gözboncuğu, sarımsak muamelesi göregeldi. Anıtkabri Kâbe, Nutuk’u Kuran oldu. Büstü trenlerde seyahat ettirilip geçit törenlerinde koşturuldu; putlaştırıldı. Bunlar, “Çocuk, doktrin haline getirmeyelim, dondururuz” demiş büyük adama büyük hakaretler idi. Değil doktrin, resmen din haline getirildi Kemalizm. Bir miktar “eğitim” icabı (Sakallı Celal!), bir miktar da menfaat."
baskın oran
radikal2 21/11/2010

Cumartesi, Kasım 20, 2010

İoanna Kuçuradi

"Yaşamda öyle anlar vardır ki iki değer çatışır. Bu duraksatır insanı ama yaşam durmadığı için bir seçim yapmak gerekir. İşte trajedi böyle bir şeydir."

dr.house



izlenmeli...

hatsune muki - geleceğin sesi



resimdeki avatar olan hatsune muki bir pop yıldızıdır. kendisi hologram yöntemiyle sahneye çıkıyor, valacolid teknolojisiyle konuşup şarkı söyleyebiliyor. 16 yaşında, 30 bin parçası ve 388 albümü var. konserler veriyor. kutunun içinde satılıyor. alıp yüklüyorsun. o sadece sana şarkılar söylüyor.

geçmiş geçmişte bu gelecek nasıl olacak!

nato karşıtı 40 gösterici gözaltına alındı!

google dayı ile her eve lazım facebook!

sabah kahvaltısı, gazete, sinek avı, çamaşır derken oturdum pc başına şöyle bir gezineyim dedim. aman aman bir şeyler yaptığımda yok. saçmalıklar içinde bir gazetenin sanal alem sayfaasında gezineyim dedim, baktım üç beş tür haber var! hepsinin menşei aynı. sanal alem sisteminin devleri aynı sistemi yönetmenin peşine düşmüş.
google ve facebook savaşları. bu kaçıncı raunt bilmiyorum, sürekli birbirleriyle savaşıyor. yeni bir şeyler yaptık diyorlar. ama zaten tekelleşen, alıp satılmadık yanımızın kalmadığı reel hayatta; herkes bir köşeyi özelleştirmiş, onların tehditbari kuralları var. yanlış yaparsan işin çok zor.
şimdi bu iki büyük amcaoğlu "matrix ulen!" diye bağırıyorlar. artık bırakın; bu birbirinize bok atıp, biz asalak insanları kandırıp korkutmayı. sürekli aynı tartışma sıkıyor.
bu arada bizim ülkeye değinmeden geçmeyelim. youtube'u google satın aldı. hemen yakın süreçte türkiye'de yasaklandı site. 2,5-3 yıl kapalıydı. bu süreçte biz youtube her türlü izlemeye devam ettik. ama yurdumun sadece facebook kullanan net müdavimleri işte onlar facebook için inanılmaz bir kitleydi ve facebook artık ne alırsan 1 tl.ci gibi. içinde her şey var! "devletlerin, undergroundlaşmış yeni kontrol mekanizması."
ya google, bir çok pcnin açılış sayfası google olarak kaydedilmiş durumda. her net gezgini günde en az 3-5 kez google ana sayfayı kullanıyor. ve bu zevkli aramalarımızın tek dayısı, google dayıda; kontrol mekanizmasının baş mimarlarından olmak için hazır. işte bu iki sistem kontrol ekibi var gücüyle sürüleri nasıl yönetirim onun peşinde.
bu iki deve işinde başarılar dilemek istemiyorum, zaten buna ihtiyaçlarıda yok. ama son söz: "züğürtün dilini zenginin malı yorarmış!"

çocuk hakları

dünya çocuk hakları günü kutlu olurmuymuş?
ne hakkıymış?
çalıştırılsınmış zorla, evlendirilsinmiş zorla, dövülsünmüş...
çocuk işte ne hakkı; salladım mı silleyi hak mak kalmazmış!
ne mutlu bir aile, ne mutlu bir ahaliymiş..
hepimize bol dayaklı, bol tecavüzlü çocuk hakları günüymüş...!

ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ

Cuma, Kasım 19, 2010

into the wild

"…birbirimizi yeniden görene değin aradan çok uzun zaman geçebilir. Ama Alaska’dan tek parça dönebilirsem, benden haber alacağına emin olabilirsin. Aana önerdiğim şeyi tekrarlamak istiyorum; yaşam tarzında köklü bir değişiklik yapmalı, daha önce hiç duymadığın ya da yapmakta kararsız kaldığın türden şeylerin tamamını yapmaya başlamalısın. Çoğu insan onları mutsuz eden koşullarda yaşıyor ve gene de bunu değiştirmek için hiçbir şey yapmıyorlar. Çünkü güvenli, rahat, rutin bir hayata koşullanmış durumdalar. Tüm bunlar huzur veriyor gibi görünse de insanın içindeki maceracı ruh için kesin olarak belirlenmiş bir gelecekten daha yıkıcı bir şey düşünemiyorum. İnsanın yaşama arzusunun özünde macera tutkusu yer alır. Yaşamın keyfi yeni deneyimlerde yatar, bu yüzden sürekli değişen bir ufuktan daha büyük keyif olamaz, her yeni gün yepyeni bir güneşin altında doğabilir.”

into the wild(yabana doğru)- jon krakauer

rainbow - temple of the king


Rainbow - temple of the king (live)
Yükleyen Rooberto. - DiÄ�er müzik videolarına göz atın.

parçayı indirmek için tıkla

Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı

14 Kasım 1914

Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girdiği yıl çekilen, Türk sinema
tarihinin bilinen ilk filmi ve senaryosudur.
Osmanlı ordusunda yedek subay olarak görev yapan Fuat Uzkınay
tarafından 14 Kasım 1914'te çekilmiştir.
Film 150 metrelik bir belgeseldir. Filmdeki tüm olay Ayastefanos'taki
(Yeşilköy) Rus anıtının yıkılışıdır.
Lumiere Kardeşler'in sinema tarihine ilk film olarak geçen ve sinemanın
doğuşu kabul edilen trenin gara girişinin Türk versiyonudur.
Filmin hiçbir kopyası günümüze ulaşamamıştır.
İlk resimde kule ikinci resim de ise yıkılışı görünmektedir.

musicanime


GOTYE HEARTS A MESS
Yükleyen LuckyNumber. - Diğer müzik videolarına göz atın.

Salı, Kasım 09, 2010

sons of anarchy

dünyayı turluyorum
tek başıma
tanrı ruhunu aldı
yapayalnızsın
karga düz uçar
mükemmel bir çizgi
şeytanın yatağında
ölene dek
yaşama bakmalısın
gözlerinden...

Pazartesi, Kasım 08, 2010

Yasalarla yasaklanan hayattır!

ahmet kanneci ikinci kez altın madalya kazandı.


Ahmet Kanneci, uluslararası alandaki en saygın gitar ödüllerinden Andres Segovia Altın Madalyası'nı aldı. Kanneci, “Türkiye’de klasik gitar sanatının yaygınlaşması, kurumsallaşması ve akademik ortama sokulması konusundaki başarıları, Andres Segovia yarışmasında sürekli jüri üyesi olması, başarılı yorumları ve kayıtlarından dolayı” ödüle değer bulundu.

yeni bir tür insan modeli bulunmuş (!)

para yiyen bir tür insan modeli bulunmuş. sabah öğle akşam para yermiş.
sevgili 50cent aferim sana.

deneye hayır!

deneye hayır!