Cuma, Aralık 24, 2010

http://www.icmihrak.blogspot.com/





bu blogu mutlaka ziyaret edilmeli

sirkler hayvanlar için işkencedir!



sirkler herkes için eğlence değildir.
hayvanlar için açlık ve işkence ile terbiye edilmektir!
hayvan özgürlüğü insiyatifi

hAyır!

DOĞAL VE TARİHİ SİT ALANLARININ YAĞMASINA HAYIR!

KENTSEL YIKIM YASALARINA HAYIR!

İSTANBUL’UN VE MARMARA’NIN TALANINA HAYIR!

SUYUN TİCARİLEŞTİRİLMESİNE HAYIR!

3. KÖPRÜ CİNAYETİNE HAYIR!

Cumartesi, Aralık 18, 2010

küçük küçücük, ayrı ama bütün yok oluş...

sıkıcı bir cumartesi,
mide bulantısıyla karışık bilinçaltı dışavurumları...
tv, saçmalıkların bilmem kaçıncı boşalımı! kandırmaca bir boşalma,
hızla çarpan bir cenin kalbi. hızla pompalanan yaşama sıvısı.
küçük bir ses; suskunluğun kokmuşluğuna minik bir pencere...
sert bir ritm, sersemlik ve yaşama kanıtı
sıkıldım aq. delirmemek beyni kontrol altında tutmak,
sığınmamak bir şeylere
zevk almamak, sürekli yanlış hamlelerde bulunmak, boğulmak
azalmak, azalmak, her gün ayrı bir intihara uyanmak
ve görmemek, bahanelerle kandırmak kendinin kendini...

tool 10 000 days

Çarşamba, Aralık 15, 2010

polis orantısız güç kullanmaz... polisimi ezdürmem...





başbakanımız odtü'yü ziyaret etmiş. talebeler proteto etmiş. bilmezler sanki yumurtaya karşı cop ve biber gazı yiyeceklerini. buna oratısız güç denmez. çünkü polisimiz orantısız güç kullanmaz. bunlar anarşik kendini bilmez örenci görünümlü örgüt üyeleridir! halkımıza(!) ilanen duyurdular.

Cuma, Aralık 10, 2010

benim gibiler müjde! harcatmayan cüzdan çıkmış



Gereksiz para harcamayı engelleyen ‘akıllı cüzdan’ üretildi. Buluş, tasarruf yapmayı beceremeyenler için iyi bir seçenek olarak görünüyor. ABD’deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) ürün tasarımcısı olan John Kestner tarafından geliştirilen cüzdanın üç çeşidi bulunuyor. Biri, banka hesabındaki para azaldığında küçülerek alarm veriyor, bir diğeri bankadaki para azaldıkça daha zor açılmaya başlıyor, üçüncüsü de kullanıldığında titreşiyor. Cüzdanlarda bluetooth bağlantısı olan bir bilgisayar var. Bluetooth ile kullanıcının interneti olan cep telefonuyla bağlantı kurularak buradan banka hesapları kontrol ediliyor. Cüzdanın fiyatı belirtilmezken tasarruf yapmak için bile bir şey satın almak oldukça ironik! (The Daily Mail)(alıntı: radikal)
benim cüzdan hep küçük olacak...

Perşembe, Aralık 09, 2010

sadri alışık



gidene, kalana afiyet olsun...

johhn lennon haftası



bu haftayı john lennon haftası ilan ettim. sayfanın kenarına john lennon'a ait liste yerleştirdim. bu liste yoko ono'nun seçtiği 10 parçadan oluşuyor. rolling stone dergisine yapmış bu listeyi. haftaya listemizde leonard cohen olacak...

dipnot: listede yer alan john lennon resminin altında video yazıyor oraya tıklayınca klipler çıkıyor. tercihen tabii ki...

önümüzde izlenecek güzel filmler var galiba...



yeni albümlerin dışında bir kaç tane de film haberi aldım.
*Tree of Life (brat pitt ve sean penn bir arada)
*pink floyd hakkında yeni bir film
*The Lone Ranger (johnny deep kesin oynayacak; rol arkadaşı brad pitt ya da goerge clooney olacakmış)

yeni çıkacak albümler...


coldplay'den yeni albüm demişken; gezindim alemi bir kaç yeni albüm daha yoldaymış:
Avril Lavigne, Amy Winehouse, yüksek sadakat, velvet revolver(slash yeni bir vokal bulunca)... bunlar varmış gelecekte dinlemek isteyenlere. Amy winehouse ve coldplay' i merak halinde beklemekteyim.

Hurts yılbaşı için ücretsiz bir single yayınlıyor. 'All I Want For Christmas Is New Year's Day' 14 Aralık'ta iTunes üzerinden ücretsiz olarak yayınlanacak.

ayrıca depech mode konser dvd'si de yoldaymış.

David Lynch'den elektro-pop albüm

Sıradışı filmleriyle tanınan ünlü ABD'li yönetmen David Lynch şimdi de müziğe el atıyor. 'İkiz Tepeler', 'Mulholland Çıkmazı' gibi kült filmlerin yönetmeni, 2011'de elektro-pop türünde bir albüm yayınlamaya hazırlanıyor.

Lynch'in albümünden çıkacak ilk 'single'ları olan 'Good Day Today' ve 'I Know' adlı şarkıları internetten indirilebiliyor. Lynch, bu yıl içinde Sparklehorse ve Danger Mouse adlı toplulukların albümlerine de katkıda bulunmuştu.
haber: number one

coldplay'den yeni bir şarkı....



2011'de yeni albüm geliyormuş.

Çarşamba, Aralık 08, 2010

rainbow

dünyanın en pahalı kitabı


John James Audubon’un ‘Birds of America’ (Amerika’nın Kuşları) adlı kitabı, Londra’da düzenlenen bir müzayedede 11.5 milyon dolardan (yaklaşık 17 milyon TL) alıcı buldu . Sotheby’s müzayedeevindeki açık artırmada kitabı satın alan Michael Tollemache, eserin ‘paha biçilemez’ olduğunu söyledi.
Elle boyanmış gerçek büyüklükte 435 kuş gravürünün olduğu kitap, 17 milyon TL etti

Pazartesi, Aralık 06, 2010


Bayram Hediyesi Tezek
Yükleyen haylazcom. - Diğer komik videolarını izle.

İstanbul'da 100 gram simidin fiyatı 1 TL'ye yükseldi..

tekmelerle bebeğini düşürdü????

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın rektörlerle düzenlediği toplantıyı protesto eden öğrencilere yapılan polis saldırısı esnasında, polislere "Vurmayın hamileyim" demesine rağmen karnına tekme ve copla vurulduğunu iddia eden 19 yaşındaki E.Ö bebeğini kaybetti.
şimdi polisler katil oldu. onlara emir verenler, bizleri yönetenlerde katil oldu...
haber kaynağı: milliyet

Cumartesi, Aralık 04, 2010

iklim için, dünya için, ama kimin umrunda!



Greenpeace ve Küresel Eylem Grubu üyeleri, Türkiye'nin iklim değişikliği konusundaki politikasına dikkati çekmek için ilginç bir eyleme imza attı.
Taksim Meydanı'nda toplanan eylemciler adına açıklama yapan Greenpeace sözcüsü Emel Türker, iklim değişikliğiyle ilgili Meksika'nın Cancun şehrinde devam eden toplantılarda Türk hükümetinin hiçbir taahhütte bulunmadan görüşmelerde yer aldığını söyledi.

All Along The Watchtower



bob dylan'ın 27 aralık 1967'de yayınlanan john wesley harding albümünde yer alan, rock tarihinin en klasik şarkılarından biri. şarkı kızıldereli katliamını konu almaktadır.
bu şarkı ayrıca jimi hendrix, u2, grateful dead, dave matthews, frank marino and mahogany rush, dave mason, neil young, richie havens, eric clapton ve lenny kravitz gibi isimlerce de yorumlanmıştır.
test ettim en güzel kavırı jimi hendrix yapmış... zaten bob dylon'a şarkıyı kim yazdı diye sorulduğunda hendrix'in yaptığını söylemiştir.

Cuma, Aralık 03, 2010

rise of sodom and gomorrah

gojira - flying whales

şişkolar ve sıskalar - André Maurois


Şişkolar ve Sıskalar yeraltında yaşayan iki grup. Aralarında bitmek bilmeyen bir kavga var. Birbirlerine benzemiyorlar. Sıskalar sinirli ve az yemek yiyor. Şişkolarsa hep yemek yiyor ve sürekli gülüp eğlenmekten kimi işlerini aksatıyor. İki ülkenin de vatandaşlarının anlaşamadığı bir şey daha var; bir adayı bir türlü sahiplenemiyorlar. Şişkolar adaya 'Şişka Adası' derken, Sıskalar adayı 'Sısko' diye adlandırmakta ısrar ediyor. Gürültü de bundan kopuyor...

André Maurois, çocuk edebiyatında kült olan kitabında savaşın gülünçlüğüne dikkat çekiyor. içinde bir çok göndermelerin olduğu kitapta savaş, barış ve farklı olana hoşgörü anlatılıyor. iki ülkeyi kapitalizm ile kıyaslarsak ne göndermeler bulurmuşuz. okumalıyım, okumalıyız, okumalısın...

Salı, Kasım 30, 2010

sea shepherd - gojira

sevgili balina avcıları işiniz artık zor gibi GOJİRA geliyor!
Greenpeace'in kurucularından biri olan Kanadalı Kaptan Paul Watson'un 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Oregon eyâletinde kurduğu, kar amacı gütmeyen çevreci dernek olan sea shepherd. Neptün Donanması verilen bir donanmayla okyanuslarda balina avcılarına karşı savaşan Sea Shepherd derneği yeni balina avıcısı gemisi Gojira ile savaşa başladı. sea shepherd derneği nesli tükenmekte olan balinaları avlayan gemileri batırmayı ve sabote etmeyi onaylar. küçük bir donanmaya sahip olan derneğin greenpeace ile herhangi bir bağlantısı kalmamıştır.
http://www.seashepherd.org/

Pazar, Kasım 28, 2010

"eğer yaşamak için çalışıyorsan, neden çalışarak kendini öldürüyorsun."
tuco
the good, the bad and the ugly
"ölüler tek bir şeyi bilir;
canlı olmak daha iyidir."
JokEr
full metal jacket
"sahip olduğun şeyler sonunda sana sahip olur."
tYlEr dURdEn

Fazil Say - Paganini Variations

deneye hayır

deneye hayır

zulmü görüntüle



“Zulmü Görüntüle!” çağrısı herkesin bulunduğu yerden bir şeyler yapmasına yönelik bir çağrı. Zulmü Görüntüle merkezde biriken bir hareket olmaktansa, ağsal ve farklı cephelerin (hatta farklı isimlerde ve biçimlerde) oluşmasının önünü açmaya çalışan bir girişim olarak düşünülmelidir. Bizler kimseyi bize katılmaya davet etmiyoruz. İstenirse birlikte çalışabileceğimizi söylüyoruz. Aktivistlerin, üniversitelerde, zulme ortak olan veya icra eden kurum ve firmalarda bağlar kurabilmesine, bilgi akışını alabilmesine, nihayetinde aktivistlerin doğrudan eylemleri gerçekleştirebilmesine olanak sağlayacak iş birliklerini yaratabilmesi önemlidir.
(bol dumanlı yeniHarman‘ın Kasım sayısında yayınlanmıştır.)

http://zulmugoruntule.wordpress.com/

Perşembe, Kasım 25, 2010

gezilmeli

http://www.stephenwalter.co.uk/

böyle..

tolstoy ölümünün 100. yıılında radikal kitaptaydı...!

Anarşist bir ütopya
Yıllar sonra dinle yeniden barışsa bile Hıristiyanlık inancına kendi yorumunu getirmişti. İnsan sevgisine dayanan, şiddete karşı, zenginliği kötülük sayan bu inancıyla yönetici kesime güvensizliği ve aristokrat sınıfa duyduğu öfkesi değişmemişti. Öyle ki hayatının son döneminde mülkiyetini köylülere paylaştırmış, bir köylü gibi giyinmiş, elleriyle çalışmağa başlamış, et yemekten vazgeçmişti. Sözün kısası, bütün kurumlarıyla şiddet ve hırsızlık üzerine kurulu devlete karşı anarşist bir ütopya kurmuştu Tolstoy.
Tolstoy’un romancılığını ve felsefesini ortaya koyan en önemli yapıtları ‘Savaş Barış’, ‘Anna Karenina’ ve ‘Diriliş’ romanlarıdır. ‘Savaş ve Barış’ı sonraya bırakalım. Farklı sınıflardan gelmekle birlikte her iki romanda kahramanlar kadındır ve aşklarının kurbanı olurlar. İlk bakışta hikâyeleri melodram klişesi gibi, hatta adaptasyon yerli dizilerimiz için de pek vaatkâr görünüyorlar. Ne var ki, büyük bir yazar olarak Tolstoy, insani dramların arkasına bakmaya niyetli. Zengin kesimden Anna Karenina ile hizmetçi Katyuşa’nın kötü kaderlerini kesiştirenin Rus toplumuna derinlemesine nüfuz etmiş çürüme olduğunu gösteriyor Tolstoy. Öyle ki, fahişelik yapmak zorunda kalan Katyuşa’yı ahlaki açıdan bir papazdan üstün tutmaktan çekinmeyecektir.
Özellikle ‘Anna Karenina’da kahramanın iç dünyasını ve aşkı çok çarpıcı bir biçimde işlemiş ama yaşadığı dönemin geçilmez sınırlarına takıldığı yerler de var. Mahrem olanın dile getirilememesi 19. yüzyıl edebiyatının ciddi bir zaafı. Aşktan, mutsuz evliliklerden, iğfal edilerek düşürülmüş kadınlardan, fahişelikten söz etse bile cinselliğin alanına Tolstoy da giremiyor. Eksikliğinin üzerinden karakter analizlerini, adalet ve ahlak eleştirisini öne çıkararak gelmiş. Her iki romanın düşünsel arka planında ahlaki bir tutum yer almakla birlikte, özellikle ‘Diriliş’ romanında adalet kavramı öne çıkıyor. Hukukun güçlüden yana olduğu adaletsiz bir toplumsal düzen..

öğretmenim gün mün istemiyorum. uzak durun yeter!

1981'de, yönetimdeki askeri cuntanın verdiği kararla o yıldan beri kutlanagelen 24 Kasım Öğretmenler Günü, arkaplanda askeri rejimin istediği öğretmen tipine yönelikti. Bu unutulmamalı

Salı, Kasım 23, 2010

oku...

hesaplaşma

... Kemalistlerden çektiği kadar

"Atatürk hiçbir şeyden çekmedi “Kemalistler”den çektiği kadar. Resimleri esnaf dükkânlarında demirbaş eşya, hatta kaplumbağa kabuğu, gözboncuğu, sarımsak muamelesi göregeldi. Anıtkabri Kâbe, Nutuk’u Kuran oldu. Büstü trenlerde seyahat ettirilip geçit törenlerinde koşturuldu; putlaştırıldı. Bunlar, “Çocuk, doktrin haline getirmeyelim, dondururuz” demiş büyük adama büyük hakaretler idi. Değil doktrin, resmen din haline getirildi Kemalizm. Bir miktar “eğitim” icabı (Sakallı Celal!), bir miktar da menfaat."
baskın oran
radikal2 21/11/2010

Cumartesi, Kasım 20, 2010

İoanna Kuçuradi

"Yaşamda öyle anlar vardır ki iki değer çatışır. Bu duraksatır insanı ama yaşam durmadığı için bir seçim yapmak gerekir. İşte trajedi böyle bir şeydir."

dr.house



izlenmeli...

hatsune muki - geleceğin sesi



resimdeki avatar olan hatsune muki bir pop yıldızıdır. kendisi hologram yöntemiyle sahneye çıkıyor, valacolid teknolojisiyle konuşup şarkı söyleyebiliyor. 16 yaşında, 30 bin parçası ve 388 albümü var. konserler veriyor. kutunun içinde satılıyor. alıp yüklüyorsun. o sadece sana şarkılar söylüyor.

geçmiş geçmişte bu gelecek nasıl olacak!

nato karşıtı 40 gösterici gözaltına alındı!

google dayı ile her eve lazım facebook!

sabah kahvaltısı, gazete, sinek avı, çamaşır derken oturdum pc başına şöyle bir gezineyim dedim. aman aman bir şeyler yaptığımda yok. saçmalıklar içinde bir gazetenin sanal alem sayfaasında gezineyim dedim, baktım üç beş tür haber var! hepsinin menşei aynı. sanal alem sisteminin devleri aynı sistemi yönetmenin peşine düşmüş.
google ve facebook savaşları. bu kaçıncı raunt bilmiyorum, sürekli birbirleriyle savaşıyor. yeni bir şeyler yaptık diyorlar. ama zaten tekelleşen, alıp satılmadık yanımızın kalmadığı reel hayatta; herkes bir köşeyi özelleştirmiş, onların tehditbari kuralları var. yanlış yaparsan işin çok zor.
şimdi bu iki büyük amcaoğlu "matrix ulen!" diye bağırıyorlar. artık bırakın; bu birbirinize bok atıp, biz asalak insanları kandırıp korkutmayı. sürekli aynı tartışma sıkıyor.
bu arada bizim ülkeye değinmeden geçmeyelim. youtube'u google satın aldı. hemen yakın süreçte türkiye'de yasaklandı site. 2,5-3 yıl kapalıydı. bu süreçte biz youtube her türlü izlemeye devam ettik. ama yurdumun sadece facebook kullanan net müdavimleri işte onlar facebook için inanılmaz bir kitleydi ve facebook artık ne alırsan 1 tl.ci gibi. içinde her şey var! "devletlerin, undergroundlaşmış yeni kontrol mekanizması."
ya google, bir çok pcnin açılış sayfası google olarak kaydedilmiş durumda. her net gezgini günde en az 3-5 kez google ana sayfayı kullanıyor. ve bu zevkli aramalarımızın tek dayısı, google dayıda; kontrol mekanizmasının baş mimarlarından olmak için hazır. işte bu iki sistem kontrol ekibi var gücüyle sürüleri nasıl yönetirim onun peşinde.
bu iki deve işinde başarılar dilemek istemiyorum, zaten buna ihtiyaçlarıda yok. ama son söz: "züğürtün dilini zenginin malı yorarmış!"

çocuk hakları

dünya çocuk hakları günü kutlu olurmuymuş?
ne hakkıymış?
çalıştırılsınmış zorla, evlendirilsinmiş zorla, dövülsünmüş...
çocuk işte ne hakkı; salladım mı silleyi hak mak kalmazmış!
ne mutlu bir aile, ne mutlu bir ahaliymiş..
hepimize bol dayaklı, bol tecavüzlü çocuk hakları günüymüş...!

ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ

Cuma, Kasım 19, 2010

into the wild

"…birbirimizi yeniden görene değin aradan çok uzun zaman geçebilir. Ama Alaska’dan tek parça dönebilirsem, benden haber alacağına emin olabilirsin. Aana önerdiğim şeyi tekrarlamak istiyorum; yaşam tarzında köklü bir değişiklik yapmalı, daha önce hiç duymadığın ya da yapmakta kararsız kaldığın türden şeylerin tamamını yapmaya başlamalısın. Çoğu insan onları mutsuz eden koşullarda yaşıyor ve gene de bunu değiştirmek için hiçbir şey yapmıyorlar. Çünkü güvenli, rahat, rutin bir hayata koşullanmış durumdalar. Tüm bunlar huzur veriyor gibi görünse de insanın içindeki maceracı ruh için kesin olarak belirlenmiş bir gelecekten daha yıkıcı bir şey düşünemiyorum. İnsanın yaşama arzusunun özünde macera tutkusu yer alır. Yaşamın keyfi yeni deneyimlerde yatar, bu yüzden sürekli değişen bir ufuktan daha büyük keyif olamaz, her yeni gün yepyeni bir güneşin altında doğabilir.”

into the wild(yabana doğru)- jon krakauer

rainbow - temple of the king


Rainbow - temple of the king (live)
Yükleyen Rooberto. - DiÄ�er müzik videolarına göz atın.

parçayı indirmek için tıkla

Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı

14 Kasım 1914

Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girdiği yıl çekilen, Türk sinema
tarihinin bilinen ilk filmi ve senaryosudur.
Osmanlı ordusunda yedek subay olarak görev yapan Fuat Uzkınay
tarafından 14 Kasım 1914'te çekilmiştir.
Film 150 metrelik bir belgeseldir. Filmdeki tüm olay Ayastefanos'taki
(Yeşilköy) Rus anıtının yıkılışıdır.
Lumiere Kardeşler'in sinema tarihine ilk film olarak geçen ve sinemanın
doğuşu kabul edilen trenin gara girişinin Türk versiyonudur.
Filmin hiçbir kopyası günümüze ulaşamamıştır.
İlk resimde kule ikinci resim de ise yıkılışı görünmektedir.

musicanime


GOTYE HEARTS A MESS
Yükleyen LuckyNumber. - Diğer müzik videolarına göz atın.

Salı, Kasım 09, 2010

sons of anarchy

dünyayı turluyorum
tek başıma
tanrı ruhunu aldı
yapayalnızsın
karga düz uçar
mükemmel bir çizgi
şeytanın yatağında
ölene dek
yaşama bakmalısın
gözlerinden...

Pazartesi, Kasım 08, 2010

Yasalarla yasaklanan hayattır!

ahmet kanneci ikinci kez altın madalya kazandı.


Ahmet Kanneci, uluslararası alandaki en saygın gitar ödüllerinden Andres Segovia Altın Madalyası'nı aldı. Kanneci, “Türkiye’de klasik gitar sanatının yaygınlaşması, kurumsallaşması ve akademik ortama sokulması konusundaki başarıları, Andres Segovia yarışmasında sürekli jüri üyesi olması, başarılı yorumları ve kayıtlarından dolayı” ödüle değer bulundu.

yeni bir tür insan modeli bulunmuş (!)

para yiyen bir tür insan modeli bulunmuş. sabah öğle akşam para yermiş.
sevgili 50cent aferim sana.

Perşembe, Eylül 30, 2010

"no one knows about persian cats" by ghobadi

doğu'da yaşamak doğulu yaşamak, zor iştir, başına gelmeyen anlamaz, bilmez; bilsede çok işine gelmez. bahman ghobadi, yönetmen. doğu'da yaşayan bir insan. iranlı. iranlı derken iranda yaşayan ama iranlılığın yabancılığını çeken doğulu edasıyla, lakabıyla bizim amcaoğlu....
"no one knows about persian cats" (iran'ın yeraltı kedileri) diye bir filme yönetmenlik yapmış. öyle filmin galası felanda yok. sadece internet üzerinden yayılıyor film. belki zaman geçmiş; ama ahmedinejat(!) halen nükleerci ve halen ürettiği silahlarla rest çekiyor aleme; ironik yanı kendi ülkesindeki insandan olma insanlara...
lafı uzatmayım. film yeraltında müzik yapmaya çalışan iranlı rockçı amcaoğularını anlatıyor. (humeyniye sorunlan müzik sorusu geçen dönemlerde medyada yer almıştı.) böyle bir ülkede rock müzikle uğraşan arkadaşlarıma sonsuz saygı ve selamlar olsun. her neyse ghobadi bu arkadaşlarımıza objektiften bakmış ve bize gizli saklı sunmuş...
buyrun gerisi size kalmış...
İranlı yönetmen Bahman Ghobadi'nin son filmi didaktik olmadan politik, başı dik bir doğulu film,,,

Cuma, Eylül 24, 2010

einstein

Amerikalı bilim insanları, atomun titreşimlerini ölçebilen yüz defa daha hassas iki süper atomik saatle yaptıkları bir deneyle, yerçekiminden uzaklaştıkça zamanın daha çabuk geçtiğini kanıtladı.

Yirminci yüzyılın en ünlü fizikçisi Albert Einstein'ın görecelik kuramına göre, yerçekiminin etkisiyle zaman daha yavaş akıyor ve buna göre yerçekiminin daha az olduğu bir yere doğru uçmakta olan bir uçağın yolcuları her uçuşta birkaç nanosaniye daha fazla yaşlanıyorlar.

Bilim insanları, yıllar önce bu ilginç olayı, yüksek irtifada uçan bir füzenin içinde bulunan atomik saat ile aynı zamanda, manyetik alanın etkilerinin daha güçlü olduğu yeryüzünde bulunan başka bir atomik saat ile yaptıkları ölçümlerle gözler önüne serdiler.

ABD'nin Colorado eyaletindeki Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü'te (NIST) görevli fizikçiler bu defa aynı olayı, yüz defa daha hassas iki süper atomik saat kullanarak günlük hayatta da izleyebildi.

İçinde atomik saat bulunan ve yüksek irtifada uçan füze ile yeryüzünde bulunan saat yerine, bu sefer sadece 33 santimetrelik bir irtifa farkı ile deney yapıldı.

Amerikan bilim dergisi Science'in 24 Eylül tarihli sayısında yayımlanan deneyin sonucuna göre, kişi 33 santimetre yüksekte, yani iki basamak yukarıda bulununca biraz daha çabuk yaşlanıyor. Fark çok zayıf olduğu için hemen farkedilmediğini belirten araştırmaya göre bu fark, 97 yıllık bir ömürde saniyenin 90 milyarda biri kadar.
alıntı: milliyet

Çarşamba, Eylül 22, 2010

dedim: "ne oldu ulen!"

♦Beyoğlu Tophane’deki Boğazkesen Caddesi’nde sanat galerisi ve bir resim sergisinin açılışına gelen yerli ve yabancı sanat severler saldırıya uğradı. Yaklaşık 30 kişi davetlileri darp etti, galerilerin camlarını kırdı.
♦Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne ait bir polis minibüsünde görev yapan iki polis memuru, Kurtuluş Parkı’nda el ele dolaşan, bank ve çimlerde oturan genç çiftleri Genel Bilgi Toplama’ya (GBT) tabi tuttu, “Uygunsuz oturuyorsunuz” uyarısında bulundu.
♦Mardin’de de Cemil İpekçi defilesi günlerdir şehri ikiye bölmüş durumda. Bir grup Cemil İpekçi’nin 25 Eylül’deki defilesini protesto etmek için dün defilenin düzenleneceği medresede toplu namaz kıldı.
♦Uşak’ta 1 kişinin ölümü, 1 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasına karışan otomobilde, 5 ayrı elektrik düzeneğine bağlı A4 ve C4 karışımı bombalar ile bomba yapımını gösteren krokiler bulundu. Olay Susurluk kazasını hatırlatıyor.

bu ülke çok atraksiyonlu, sonumuz aydınlık(!) durmak yok yola devam zihniyeti tam gaz. ne mutlu böyle bir ülkede nefes alabilene...

Cumartesi, Eylül 18, 2010

Allianoi' de şu an bir baraj planlansa hayır derim. Ama baraj bitmiş. Ne yapacaksınız?


şakir abi bu sözler; sevgideğer, kültürsever ve bol fırça atan hükümetin bakanı kültür bakanımıza ait. baraj bitmiş ben ne yapayım diyor(!)
"baraj yeni planlansaydı dur derdim; ama barajın gövdesi bitmiş. mecburen su tutmak zorunda." buyurmuşlar kültürzede bakanımız. Allianoi'yi kumla gömmüşler. tamamen korunacakmış. çok inandıkları sevgili hükümetin tanrısı, sevgideğer hükümetimizi korusun...

Cuma, Eylül 17, 2010

köleleri ve köpekleri, efendileri dışında kimse beslemez.

rewend - göçebe...

fatih akın yönetmiş!
aynur doğan söylemiş!
hasankeyf'te çekilmiş!
hasankeyf'e çekilmiş, söylenmiş!
varın seyreyleyelim...



hey gidi canım yöneticilerim. sizleri inanılmaz çok seviyorum. her yeri yakın yıkın yok edin! durmayın hep yola devam edin. umarım bir gün toprağınız bol olur...

Pazar, Ağustos 29, 2010

leyla gencer

Leyla Gencer from İsmail H. Aksu on Vimeo.

fazıl say...

beşNbirK'da cüneytle bir röportajını izledim. o kadar net açıklamalarla cevaplıyordu soruları, ona gelen eleştirileri... yer yer iltifat yer yer aşağılama sözleri. ve onu eleştirdi cüneyt, sen dedi küfür edip aşağılıyorsun insanları...! ama cüneyt arkadaş konuşma sanatı diye bir şey varsa bu sanatın içinde küfürde aşağılamada bence yer alır. kendi içinde yoğurur insan ve dil söyler. burda bence eksik ya da yanlış yoktur.

geçen süreç içinde gerçek o ki, insanlar anlamıyordu açıklamalarını. sayın say, fazıl say, fazıl arkadaş; çok açık ve net sistemi eleştiriyordu. ve herkes ilk onbirini sahaya sürmüş sürekli bastırıyor sanki fazıl arkadaşı silmek süpürmek istermişcesine sağdan soldan bastırıyorlardı? ve sayın say'da sordu ben eğitim derken nerdelerdi? şimdi iş insanları sürekli arabesk dinlemeye itip onlardan nemalanma konularına gelince mi böyle oldu? nazım hikmet vatan hainliğine hala mı devam ediyor!(aklıma direk bu geldi programı izlerken!)

varın seyreyleyelim alemi derim. eleştiren arkadaşlar şimdi size güzel bir link veriyorum oturup bir inceleyiverin bir zahmet. bu link sayın fazıl say'ın takvimini gösteriyor. fazıl say'ın takvimi
vatanı sevenlere, onlara göre vatanı sevmediğini düşünedüklerini de bu vatandan kovmak isteyenlere direk girsin...!
neyse ağzı olan konuşur mu bilinmez ama ben sayın say'ın düşüncelerini %1500 destekliyorum ve sonsuz teşekkürü borç biliyorum... saygılar sayın say...
varıp seyreyleyim sayın say'ı

Çarşamba, Ağustos 25, 2010

...

Dün sabaha karşı kendimle konuştum,
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum,
Yokuşun başinda bir düşman vardı,
Onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum...

şakir abi tarafını seç...


Beynin yapısı ve fonksiyonlarını öğrenmek üzere son yıllarda yoğun araştırma ve çalışmalar yapılmaktadır. Yapılan çalışmalar ve deneyler, beynin iki tarafının farklı düşünme davranışlarından sorumlu olduğunu, iki farklı düşünme tarzını kontrol ettiğini göstermiştir.
Sonuçlar; her birimizin, birini diğerine tercih ettiğini ortaya koymaktadır. Bir tarafı baskın kullanma eğilimi olan kişilerin diğer taraf fonksiyonlarında yetersiz olabildikleri bilinmektedir.
Şakir Abi, yukarıdaki görsele bakıp, sol beyin ve sağ beyin loblarının düşünce tarzları arasındaki tarafını seçebilirsin.

Pazar, Ağustos 22, 2010

adi, şerefsiz, aşşalık insanlar...! aq hepinizin...

bu adam kirli çamaşırcı....



WikiLeaks internet sitesinin kurucusu Julian Assange...
bu site abd'nin ağzına sıçtı. afganistan hareketinde yapılan tüm insanlık dışı faaliyetlerin belgerini yayınladılar. ve halen ellerinde 15000 belge mevcutmuş. bugünlerde Julian arkadaş için tecavüz suçlaması vardı ama asılsız çıktı. bakalım başına daha neler gelir. ne diyelim böyle arkadaşlara fazlasıyla ihtiyacımız var.
şakir abi Julian ve wikileaks ekibine hediye paketi gönderelim. abi içine üçgen lokumda koyalım... wikileaks ekibine saygılar...

http://www.wikileaks.org/wiki/Wikileaks/tr

Cumartesi, Ağustos 21, 2010

haydi kızlar kocaya, okuyup nolcak!

ÇYDD Genel Başkan Prof. Dr. Aysel Çelikel, ÇYDD bursu ile liseyi bitiren ve 2010 Üniversite Yerleştirme Sınavına giren kız öğrencilerinden 1543'ünün fakülte ve yüksekokullara kayıt yaptırmaya hak kazandığını açıkladı.

Prof. Dr. Çelikel’in verdiği bilgiye göre, ÇYDD’nin burs verdiği kızlar çoğunlukla şu üniversiteleri tercih etti: ODTÜ, Boğaziçi , İTÜ, Marmara Üniversitesi, Hacettepe, Yüzüncü Yıl üniversitesi, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi, Konya Selçuk Üniversitesi , İstanbul Üniversitesi, Erzincan Üniversitesi , İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi , Diyarbakır Dicle Üniversitesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi, Erzurum Atatürk Üniversitesi , Eskişehir Anadolu Üniversitesi ve Adnan Menderes Üniversitesi

2010 / 2011 öğrenim yılında üniversiteye başlayacak kız öğrencilerin fakülte ve yüksek okul dağılımı şöyle:
Açıköğretim Fakültesi (10), Eğitim Fakültesi (254), Ziraat Fakültesi (19), Fen-Edebiyat Fakültesi (203), Mühendislik-Mimarlık Fakültesi (71), Teknik Eğitim Yüksekokulu (17), Veterinerlik Fakültesi (6), İktisat Fakültesi (111), Tıp Fakültesi (17), İletişim Fakültesi (6), Hemşirelik Yüksekokulu (53), Sağlık Bilimleri Yükseokulu (117), Hukuk Fakültesi (13), Eczacılık Fakültesi (4), Diş Hekimliği Fakültesi (1) ve Çeşitli Meslek Yüksekokulları (641)

Alıntı: radikal

şimdi bu kızlar evlerinde otursaydı, en az 3 çocuk doğursalardı. hükümetin kadın kollarında ev ev dolaşıp, dağıtılan odun kömürleri alıp, makarnalarını pişirselerdi...
türkan hoca sabahın köründe evinden emniyete tıkılmazdı. son günlerini huzur içinde yaşardı. sen çok yaşa sevgili ülkem... sevgili demokratikleşen ülkem... evet ülkem... sevgili devletim şakir abi ve ben sana amadeyiz... bu arada kanald tv'de türkan diye bir dizi başalayacakmış izlemeyin, izleyenleri fişlenip makarna kömür yardımından esirgeneceklermiş.

En Rahatsız Edici 10 Film

İngiliz The Sun gazetesi, gelmiş geçmiş en rahatsız edici on filminden oluşan bir liste yayınladı. Anket sonucu oluşturulan listenin birincisi, ilk gösteriminin üzerinden 37 yıl geçmiş olmasına rağmen korku filmlerinin şahı Exorcist oldu. Listenin en yenisi ise Lars von Trier'in 2009 yapımı Antichrist adlı filmi oldu.

1-The Exorcist (William Friedkin) (Şeytan) (1973)
2-A Clockwork Orange (Stanley Kubrick) (Otomatik Portakal) (1971)
3-Saw (Testere) (James Wan) (2004)
4-The Texas Chainsaw Massacre (Teksas Katliamı) (Tobe Hooper ve Kim Henkel) (1974)
5-Requiem For A Dream (Bir Rüya İçin Ağıt) (Darren Aronofsky) (2000)
6-Irreversible (Dönüş Yok) (Gaspar Noé) (2002)
7-Se7en (David Fincher) (1995)
8-Event Horizon (Ufuk Faciası) (Paul W. S. Anderson) (1997)
9-The Blair Witch Project (Blair Cadısı) (1999)
10-Antichrist (Deccal) Lars von Trier (2009)

bence içlerinde Otomatik Portakal en rahatsızı:)))
Kaynak: Milliyet

deneye hayır!

deneye hayır!